top of page

Hukuk Yargılamasında Tanık

  • Yazarın fotoğrafı: Elem DOĞDU ÖZKAN
    Elem DOĞDU ÖZKAN
  • 7 May
  • 4 dakikada okunur

Tanık, taraflar arasında çekişmeli olan olaylar ve durumlarla ilgili bilgisi ya da görgüsü olan, davanın tarafları dışında bulunan kimselerdir.


Hukuk yargılamasında sıklıkla, kimlerin tanıklık edebileceği, özellikle akrabaların, eşin, kardeşin, anne yahut babanın, evladın kişinin dosyasında tanıklık edip edemeyeceği hususunda sorularla karşılaşırız. Bu yazımızda, kimlerin tanıklığının "daha kıymetli" olduğu yönündeki sorulara yargı kararları ile cevap sunmaya çalışacağız.


Öncelikle belirtmek gerekir ki, tanık, takdiri bir delildir. Tanığın beyanını hakim takdir eder. Gerekçeli kararda, çelişen tanık beyanları varsa bunlara yer verilir, hangi tanığın beyanının hükme esas alındığı belirtilir. Taraflar, tanık beyanlarını diğer delillerle çürütebilir, hatta tanığın gerçeği söylemediğini başkaca delillerle ispatlayabiliyorlarsa dava devam ederken ayrıca yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına bu tanık hakkında Türk Ceza Kanununun 272. Maddesinde düzenlenen "yalan tanıklık suçu" kapsamında suç duyurusunda bulunabilirler.


Yargıtay'ın yerleşik uygulaması, aksine inandırıcı bir kanıt ve olay bulunmadığı sürece, her tanığın doğruyu söylediği yönündedir. Akrabanın, yakın arkadaşın, eşin tanıklığı; yabancı bir kimsenin tanıklığına göre daha değerli ya da değersiz değildir. Kimi zaman, dosyalarda, tanığın yakın akraba yahut arkadaş olması sebebi ile tarafsız olamayacağı yönünde savunmalar yapılsa da bu savunmanın hukuki dayanağı yoktur. Aksi durumda, olaylara bizzat en yakından görgüye dayalı şahitlik edecek kimselerin tanıklığına kuşku ile yaklaşılması sonucu doğar ki hukuk düzeni bu durumu kabul etmez. (Hukuk Genel Kurulu, 03.10.2019 tarih, 2019/2-32 Esas, 2019/993 Karar sayılı ilamı) Tanıkların yaşı, sosyal statüsü, tanık sayısı taraflara olan yakınlığı üstünlük sebebi değildir.


Davanın görüldüğü yerde bulunmayan kişi tanık olabilir mi?


Tanığın, davanın görüldüğü yerde yaşamasına gerek yoktur. Tanık, davanın görüldüğü Mahkemenin görev alanı dışında ikamet ediyorsa, davanın görüldüğü Mahkeme tarafından, tanığın bulunduğu yer Mahkemesine talimat yazılır ve tanığın bulunduğu yer Mahkemesi tarafından bir duruşma günü belirlenerek tanığa tebligat çıkarılır. Tanık, ikametgahı olan yer Mahkemesinde dinlenir.


Davada kaç tanık bildirilmelidir?


Her davanın aydınlatılması için yeterli sayıda tanık bildirmekte fayda vardır. Tanık sayısını hakim değil, taraflar belirler. Hakim, bildirilen tanıklardan bir kısmının seçilmesi hususunda kesin süre veremez. Özellikle boşanma davalarında sayıca fazla tanık bildirildiği, hakimlerce de her bir tarafa bu tanıklardan seçecekleri 3 tanığı bildirmesi yönünde ara kararlar kurulmaktadır. Bu ara karar, hukuki dinlenilme hakkını ihlal etmektedir ve kararın kanun yoluna taşınması halinde de kaldırma yahut bozma sebebidir. Ancak, sayıca fazla tanık bildirilmiş ve dinlenen bir kısım tanıklar davayı aydınlatmış ise, hakim kalan tanıkların dinlenmesinden vazgeçebilir. (HMK m. 241)


Bildirilen tanık, karşı tarafla husumetli ise ne olur?


Eğer bildirilen tanık davanın diğer tarafı ile husumetli ise bu durumda, başkaca kanıt ya da olgularla desteklenmeyen tanığın beyanlarının hükme esas alınması mümkün değildir. Bu yönüyle, bildirilen tanıklardan biri ya da birkaçı husumetli tanık ise birden fazla tanık bildirilmesi, bunlardan bir yahut birkaçının husumetli olmayan tanık olması yararlı olacaktır. Bu durumda, husumetli tanık beyanları ile husumetli olmayan tanık beyanları aynı doğrultuda olursa tüm tanık beyanları hükme esas alınabilir.

İş hukukuna ilişkin davalarda, işçilerin genellikle işten ayrılmış arkadaşlarının tanıklık ettiğini görmekteyiz. Bu tanıklar, kendileri de aynı işverene karşı dava açmış ise Yargıtay'ca husumetli tanık olarak değerlendirilmektedir. Davacı işçinin başkaca bir delili yoksa, yalnızca tanık beyanı ile davasını ispatlayacak olması halinde sadece husumetli tanık beyanı hükme esas alınamaz. (HGK, 25.11.2020 tarihli, 2016/9-1215 Esas, 2020/950 Karar sayılı ilamı) Uygulamada, bazı işyerlerinde işverence tüm işçiler işten çıkarılmakta ve hiçbirine hak ettiği ücret ödenmemekte ise, mecburen tüm işçiler haklarını alabilmek adına dava açacağından husumetli olmayan tanık bulabilmek kimi zaman imkansız hale gelmektedir. Bu durumda, hususmetli tanık beyanları iş yerinin özelliği ve işin niteliği gibi diğer takdiri kanıtlarla birlikte değerlendirilebilir. (HGK, 25.11.2020 tarihli, 2016/9-1215 Esas, 2020/950 Karar sayılı ilamı)


Kimler Tanık Olabilir?


Kural olarak herkes tanık olabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar da tanık olabilir ancak yeminsiz dinlenir. (HMK m. 257/1-b)


Davanın tarafları tanık olamaz. Ancak davanın tarafı, isticvap yoluyla dinlenir. Tanık, olayı duymuş yahut bizzat görmüş olabilir. Başkasından duyduğunu aktaran kimse, dolaylı tanık, bizzat gördüğünü aktaran kimse ise doğrudan tanıktır. Özellikle boşanma davalarında, görgüye dayalı tanıklık oldukça kıymetlidir. Bu bakımdan, tanık bildirirken olayı doğrudan gören, bilen kimseleri duyuma dayalı tanıklık edecek kimselerden daha öncelikli olarak değerlendirmek gerekir.


Tanık listesi ne zaman ve ne şekilde sunulur?


Tanık listesi sunulmak için tensiple kesin süre verilemez. (HGK, 22.01.2016 tarihli, 2014/2-433 Esas, 2016/63 Karar sayılı ilamı) Ön inceleme duruşmasında, tanık listesi sunulmak üzere davacıya ve cevap dilekçesi sunmuş ve tanık deliline dayanmış ise davalıya kesin süre verilir. Bu Mahkemeye bu süre içerisinde tanık listesi sunulmalıdır.


Birden fazla tanık listesi verilebilir mi? Bildirilen tanık yerine bir başka tanık bildirilebilir mi?


Tanık listesinde, tanıkların isim soyismi, TC kimlik numarası ve tebligata elverişli adresi, ayrıca hangi hususta dinletilecek oldukları yazılır. Sunulan tanık listesinde ismi olmayan bir kimse dinlenemez. Tanık listesinde bildirilmiş bir kimsenin tanıklık edeceği tarihe kadar ölümü halinde, Mahkemece o kişi yerine tanık bildirmek üzere tarafa süre verir. Bunun dışında, tanık listesinde yer alan isimlerin sonradan değiştirilmesi mümkün değildir. Tanık listesi bir kez verilir. (HMK m. 240/2) Daha sonra yeni bir liste ile bu listeye ekleme yapılamaz. Bu sebeple, liste hazırlanırken dikkatli olunmalıdır. Hakim, listenin 2. tanık listesi olduğunu kendiliğinden gözetmelidir. Buna rağmen, ikinci liste ile tanıklar dinlenmiş ise bu tanıkların beyanları hükme esas alınamaz. İkinci tanık listesi verilmesi yasağı, kendiliğinden (re'sen) araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda uygulanmaz. Bu davalarda ikinci tanık listesi verilebilir.


Bildirilen tanığın dinlenmesinden vazgeçilebilir mi?


Taraflardan birinin gösterdiği tanığın dinlenmesinden vazgeçilmesi, ancak karşı tarafın açık izni ile mümkündür. (HMK m. 196) Bir tarafın dinlenmesinden vazgeçtiği tanığın dinlenmesi karşı tarafça istenmemiş ise, Mahkeme kendiliğinden vazgeçilen tanığı dinleyemez.

Yukarıda ifade edildiği üzere, dinlenen bir kısım tanıklar davayı aydınlatmış ise, hakim kalan tanıkların dinlenmesinden vazgeçebilir. (HMK m. 241)


Tanığın Yemini


Tanıklar, kural olarak yemin ederek tanıklık etmeye başlar. Yemin, her Mahkeme hakimi tarafından farklı kelimelerle ifade edilse de, HMK m. 233/4 hükmünde, yeminin ne şekilde edileceği hususu düzenlenmiştir. Uygulamada genel olarak hakim tarafından tanığa "doğruyu söyleyeceğine namusu, vicdanı ve kutsal saydığı tüm değerler üzerine yemin ediyor musun" şeklinde sorulur, tanık "yemin ediyorum" der, hakim tarafından yalan tanıklığın suç olduğu ve gerçeği söylemesinin önemi hatırlatılır, akabinde ifadeye başlanır. Yemin esnasında duruşmada hazır bulunan herkes, hakim dahil, ayağa kalkar. Elektronik duruşmada da yemin edilirken duruşmaya elektronik bağlanan kişiler, bulunduğu yerde ayağa kalkmalıdır.

Tanığın yemin etmediği iki durum vardır. Bunlardan biri, dinlendiği sırada 15 yaşını bitirmemiş olanlar, diğeri ise yeminin nitelik ve önemini kavrayamayacak derecede ayırt etme gücünden yoksun olanlardır.

Tanıklar, ayrı ayrı dinlenir. Dinlenmemiş tanık, duruşma salonu içerisinde bulunamaz. Her tanık dinlendikten sonra duruşma salonu içerisinde bulunan oturma alanına alınır, tanıkların birbiri ile çelişen ifadeleri olursa yüzleştirilir. (HMK m. 261/1)


Tanıklıktan Çekinme


Tanıklıktan çekinme nedenleri üçe ayrılır. Kişisel sebeplerle (HMK m. 248/1) sır nedeniyle (HMK m. 249) ve menfaat ihlali tehlikesi nedeniyle (HMK m. 250) çekinme hakkı kullanılabilir. HMK m. 251 hükmünde, çekinme nedeni olsa bile tanıklıktan çekinilemeyen haller düzenlenmiştir.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page